top of page

/Sinema

/kritik

No Country For Old Men(2005)

Cormac McCarthy’nin romanından beyazperdeye uyarlanan “No country for old men(İhtiyarlara Yer Yok)”, anlaşmazlık sonucu kanlı biten bir uyuşturucu teslimatının ardından, olayla alakası bulunmayan Llewelyn Moss’un(Josh Barolin), ortada kalan iki milyon doları alması sonrasında, Anton Chigurh(Javier Bardem) ismindeki acımasız kiralık katilin Llewelyn’i yakalamaya çalışmasını konu alıyor.

 

Coenler tarzı

Bazı filmler vardır ki, izlenildiğinde kameranın arkasında kimin veya kimlerin olduğunu tahmin etmek pek de güç değildir. “No Country for Old Men” de barındırdığı öğelerle, bu savı desteklercesine “tam bir Coen kardeşler filmi.” dedirtiyor insana.

 

Coenlerin filmografisine göz gezdirildiğinde hep karşımıza çıkan birbirine benzer ama özgün olan sahneler, mizansenler, şiddet öğeleri gibi unsurlara “No country for old men”’de de yer yer rastlamak mümkün.Ancak Coen kardeşlerin şiddetin dozunu önceki filmlere oranla oldukça fazlalaştırmalarıyla beraber, farklı olarak çoğu filminde öne çıkan mizahi unsurlar da olabildiğine dışarıda bırakılmış.Bununla beraber, filmlerinin temeline, sıradan olmayan, garip, takıntılı karakter koyma ve meziyetlerinden biri olan, bu karakterler üzerinden malzeme yaratma  geleneklerini ise sürdürüyor gibiler.Çok sevdikleri nostalji atmosferini  “İhtiyarlara Yer Yok”’da da yakalıyor ve bununla da kalmayıp izleyenlerin üzerine de bu kokuyu serpiştirmeyi başarıyor Coenler.

 

Karakter kodları

Film, karakterleri dahil her şeyiyle gerçekçiliğini korurken, bu uzun soluklu kovalamacada Javier Bardem’in yüzüne yapılan yakın çekimlerle beraber, Bardem’in donuk, tepkisiz suratını ve soğukkanlı hallerini izlerken hem Coenlerin yarattığı etkiyi içinden tebrik ediyor hem de böyle birisini karşısında gördüğünde vereceği tepkiyi düşünüyor insan.İlginç saç stili ve ruh gibi yürüyüşüyle, tüm yollara Chigurh, tüm yollar da Chigurh’a çıkıyor sanki.Bardem’i izlerken, yine bir Cohen kardeşler filmi olan Fargo’daki suskun, soğukkanlı katil Gaear Grimsrud(Peter Stormare) geliyor akıllara.

 

Bir Vietnam gazisi olan Moss ise biraz daha eli ayağı dolaşır cinsten biri olarak karşımıza çıkıyor.Karısıyla mütevazi bir yaşam sürerken, hayatlarına giren bu yüklü para, her şeyi alt üst ediyor.Karı koca her ikisi de ayrı ayrı bir yerlere savruluyorlar ve gidişat hiç de Moss’un hayalindeki gibi olmuyor.

 

“İhtiyarlara yer Yok”’daki ilginç kısımlardan biri ise iyi, kötü ve orta kararda üç karakterin boy göstermesi.”Dance with the Devil”’dan sonra ikinci defa kötü adamı oynayan Bardem, bu sefer, öldürmesi için sebep aramayan, yazı-tura atarak bir yaşamın sonlanmasına karar verebilen bir karakteri canlandırıyor.Bunun zıt kutbunu ise yani “iyiyi”, şeriflerin silah taşımadığı bir dünya hayal eden ve Moss’un bu olaydan olabildiğine az zarar görmesi için uğraşan bir şerif olan Ed Tom Bell(Tommy Lee Jones) temsil ediyor.Bununla beraber ne Tom gibi dürüst ve “iyi”, ne de Chigurh gibi “kötü” diyebileceğimiz bir karakter olan Moss ise bu ikisin arasında kendi yöntemleriyle, bir yol çizmeye çalışıyor.

 

Çok büyük şeyler söylemeye çalışmıyor…

Coenler, “İhtiyarlara yer Yok” ile silaha, suça, şiddete ve toplumsal birkaç meseleye dair kendine bir yer edinip bazı laflar ediyor ancak her zamanki gibi bunları herkesin gözüne sokar biçimde veya gerekli olduğunu düşünüp zorlama şeklide söylemiyorlar.Örneğin Moss yaralı bereli bir şekilde Meksika sınırını geçmek istiyor ancak sınır görevlisi buna izin vermiyor, ta ki Moss’un bir Vietnam gazisi olduğunu öğrenene kadar.Üstelik sonrasında şehre bırakılması için bir de araç tahsis ediliyor.Coenler, Vietnam’da savaşmış olan Moss’un, sınır memuru gibi düşünenlere göre birazcık yasadışı olması görmezlikten gelinebilir mi diye soruyor olabilirler.Ya da Vietnam savaşının kimseye faydası olmadığını, sadece Moss’a sınırı geçmesinde yardımı dokunduğunu trajikomik bir şekilde söylüyorlar belki de.Bunların haricinde savaşın bazı kült filmlerin ortaya çıkmasına katkı olarak, film sektörüne de katkı yapmış olabilmesi de bir ihtimal tabi ki.

 

Sadece gişeden aldığı başarılı sonuçlarla değil, aldığı ödüllerle ve olumlu eleştirilerle adından oldukça söz ettiren “No Country for Old Men”, senenin en başarılı yapımlarından biri olarak göze çarpıyor. 

 

Önsel KÜLÜK / 2008 Sinema.com

 

bottom of page